Neden bu güvensizlik, insanların birbirlerine olan güveni yok diyoruz.

Güven kazanmak için nasıl bir çaba sarf ediyoruz.

Acı ama gerçek birbirine güvenmeyen bir toplum haline geldik.

Şartlar ne olursa olsun güven şarttır. Güvenin olmadığı yerde ne huzur, ne mutluluk, ne birlik nede beraberlik olur.

Güvensizlikten kavgalar, didişmeler, üzücü olaylar baş gösterir. Bakınız yaşananlara, bakınız haberlere ekranlara yansıyan tüyler ürperten görüntülere bunca yaşanan kötü olaylar olduktan sonra toplumda kişilerin birbirlerine karşı nasıl güveni olsun.!

Bu kadar, güvensizlik konusunda haklı olarak akıllardan geçen korkuları kısa bir karşılaştırma yapalım.

Yolda kalan bir vatandaşı arabamıza almaktan çekiniyorsak,” soyuluruz korkusundan”

Lastiği patlayan bir sürücüye yardımcı olamıyorsak, “dolandırılırız korkusundan”

Hiç tanımadığımız bir kişiyi insanlık namına hastaneye götürmekten çekiniyorsak,”ya yolda ölürse, farklı sıkıntılarla karşılaşırsak, korkusundan”

Araç park ederken aracın arkasına yardımcı olmak adına yanaşan olduğunda,”kendisini bir anda yere atarak sözde senin çarptığını söyleyip insanlık namına hastaneye götürdüğünde ise bir şeyler kopartmak adına tezgâh kuranlar olabilir, korkusundan”

Kapı çaldığında kapıda kurumu ve kuruluşu temsil eden kıyafetli kişilere dahi kapıyı açarken tedirgin oluyorsak,”evimiz soyulur, korkusundan”

Ev sahibi evini kiraya verirken çekingen davranıyorsa,”evi hangi amaçlı tuttuğunu bilemediğinden”

Hastane bahçelerinde bile cep telefonunu, hatta pilini bile bir başkasına vermeye çekiniyorsak,”dolandırılırız, korkusundan”

Aldığımız her ne varsa ya sahteyse diyebiliyorsak,”nerdeyse sahtesi olmayan bir şey kalmadığından”

Kredi kartını kendimiz görmeden çektiremiyorsak,”her şey olabilir, kopyalanır korkusundan”

Kefil olurken günlerce düşünüyorsak,”ya kefil olduğumuz kişi borcunu ödemezse korkusundan”

Şahit olmaktan çekiniyoruz,”yıllarca başımız ağrıyacağından ”

Arabaya alarm, direksiyon kilidi hatta ve hatta altından da zincirle kitleme ye çalışıyorsak,”çalınır korkusundan”

Mağazalarda, tuvaletlerde, konaklama yerlerinde gizli kamera korkusuyla hareket ediyorsak,”onca yaşanan kötü olayların, meydana çıktığından”

Dışarıda ikram edilenlere şüpheyle bakıyorsak,”özellikle bayanlar için ya içine bir şey atarlarsa korkusundan”

Çocuğumuzu yan komşuya bile gönderirken rahat olamıyorsak,”daha ne olsun her gün haberleri izliyoruz toplum içinde vicdansız, kansızlar olduğundan”

Kavga çıktığını görüp araya girip ayıramıyorsak,”ayırırken cüzdanımız çekilir korkusundan”

Evimize, dükkânımıza kamera, alarm, demir parmaklık, kapı arkasına kilit çeşitlerini takıyorsak,”hırsızlar cirit attığından”

Çocuklara sakın kimseden bir şey alıp yeme, sakın tanımadığın biri çağırırsa gitme diyorsak, “kaçırılır korkusundan”

İş yerinize elindeki poşeti veya koliyi beş dakika bırakmak isteyene bile hayır diyebiliyorsak, bence yaşanan olumsuz olaylarla alakalı olarak toplumda güvensizlik yerini şüphe ve korkulara bırakmıştır.

Güvensizliklerin altında mutlaka yaşanmış hazin öyküler vardır. Sayamadığım daha birçok yaşanmış örnekler olabilir. “Sütten ağzı yananın, yoğurdu üfleyerek yemesi de çok normaldir. Saymakla bitiremeyeceğimiz bunca güvensizlik varken rahat olmaktan ziyade dikkatli olmak gerekiyor. Bana olmaz demeden çevremizde yaşanan, duyduğumuz tüm olumsuzluklardan ibret alarak aşırıya kaçmadan temkinli ve olumsuzluklara karşı duyarlı olalım.

Vicdanı ağzında olanlarla değil, vicdanı içinde olanlarla karşılaşmak dileği ile esen kalın.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.