Ankara Polatlı'dan gelen acı haberle Eylül hemen ardından Ağrı Bezirhane Köyü'nden gelen acı haberle çakır gözlü Leyla kardeşimiz hepimizi bir kez daha yasa boğdu.
Aslında yazmak isteyip yazamadığım, yazıp defalarca sildiğim, konuşmak isteyip yayında boğazım düğümlenip konuşamadığım haykırmak istediğim o kadar çok şey var ki; ne elim yazmak için klavyeye gidiyor, nede yayında dilim dönüyor.
Eylül'ün acısı dinmeden, Leyla kanayan yaramıza neşter vurdu. Tüm bu acıları yaşarken Ülke olarak Hatay'ın Hassa ilçesinde Amanos Dağları eteklerinde kaybolan, konuşma engelli 6 yaşındaki Ufuk, Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde sabah saatlerinde hayvanları otlatmaya çıkan ancak kendisinden halen haber alınamayan 12 yaşındaki Yusuf, Siirt Pervari'de dereye giden 15 yaşındaki Salih’in arama kurtarma çalışmalarına kitlendik. Gözümüz ekranlarda, yüreğimiz ağzımızda duymak istediğimiz hayırlı haberleri tez zamanda Km’lerce uzakta olsak bile sabırsızlıkla bekliyoruz.
Meydana gelen olaylar Ankara, Ağrı’da, Diyarbakır’da, Hatay’da meydana gelse de bu masum evlatlar hepimizin evladı, acılarımız ortak tüm Türkiye olarak ekran karşısında bir umutla bekleyişimiz sürüyor.
Hadımlığın, madımlığın çözüm olmayacağı ardı ardına yaşanan acıların sona ermesi için idam gelsin sesleri toplumun her kesiminden yükseliyor. Toplum içinde yükselen yürek yakan seslerin duyulması beklenirken, Çocukların uğradığı bu şiddet ve tecavüz olaylarına devlet yetkililerinin bir an önce el koymasını bekliyoruz.
Bu acıları yaşatan alçaklar minik yavrular melek olup uçtular şimdi arkalarından 81 milyon dua ediyor, içinde Allah korkusu olmayan vicdansız alçaklar sizi toprak bile kabul etmeyecek. Savunmasız çocuklara gücü yeten sapık ruhlu kansızlar sizin için yapılan haberlerde bile isim ve soy isimlerinizin ilk harflerini görmek, puslanmış yüzünüzü bile görmek insan olarak ağır geldiği gibi bu milletin midesini bulandırıyor.
Hayatlarını kaybeden yavrularımız Eylül ve Leyla’ya Allah’tan rahmet Aydemir ve Yağlıkara ailelerine başsağlığı diliyorum. Allah sabır versin.
