Tevafuklar silsilesinin gölgesinde başlayan bir hayat yolculuğunun serden geçmiş, karşılıksız ve beklentisiz bir vatan müdafaasına dönüştüğü hayatlardan birini yâd edelim bu yazımızda. Hollywood güdümlü sahte kahramanların fantastik hikayeleri ile paçavra başarı hazları satılan dönemde çocuklarımıza Anadolu topraklarında doğan gerçek bir kahramanın yürüyüşünü aşılayalım.

Ahmet Esad Tomruk… İngiliz Kemal

1892 yılında İstanbul / Cerrahpaşa’da doğdu. Babası öldüğünde henüz beş yaşındaydı. O ve annesi dayısı Sezai Bey’in himayesinde yaşadılar.

İlköğrenimini Emirgan’da tamamlayıp Galatasaray Lisesi’ne öğrenimine devam etti. Fransızcasını geliştirmiş, İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve Rumca öğrenmişti. Hayatındaki tahmin edilmesi imkansız gelişmeler tam da burada başlıyordu. Yurt dışından edindiği arkadaşları ile yabancı dilini geliştirmek için mektuplaşmaya başlamış, yurt dışından sık sık mektupların gelmesi dikkatleri çekmiş ve hafiyeler tarafından takip edilmeye başlanmıştı.

Henüz 16 yaşındayken tutuklanıp Yıldız Sarayı’na götürülmüş; Jön Türklerin örgütünden diye işkencelere maruz kalmıştı. Dayısı gelişmeler karşısında Ahmet Esad’ı ülkeden kaçırtmaya karar verip bir Yahudi ile anlaşır, Esad’ı gizlice bir İngiliz gemisine bindirir.

Kaçak Esad gemide yakalanır ancak tarihe İngiliz Kemal olarak geçeceği yolculuk kaptanın Esad’ı bir baba şefkatiyle koruması ve daha sonra evlat edinmesi ile başlar.

Esad, İngiliz gibi büyür. Navy College’de eğitim alarak 1914 de mezun olur. İngiliz dilini aksansız konuşur, salon adabını da öğrenir. Okul yıllarında profesyonel boks müsabakalarında ringe çıkıp başarılar elde eder.

Birinci Dünya Savaşı başlayınca 1914’te İstanbul’a döner. Topçu teğmeni olarak askere alınır, İttihatçıların istihbarat kuruluşu Teşkilatı Mahsusa’da görevler alır, Kara Kemal ile Dramalı Rıza’dan gizli teşkilat ve çetecilik öğrenir. Çanakkale cephesinde, ünlü İngiliz casusu Lawrens’i izler, Kut-ül Ammare’de esir edilen İngiliz General Towshend’in yanına hapsedilerek ondan gerekli bilgileri almakla görevlendirilir.

Zamanını Beyoğlu’ndaki Kemal Begof’a ait boks kulübünde geçirir. İngiliz boksörler ile ringlerde mücadele edip başarılar kazanır. İstanbul’da işgal kuvvetlerinin boks şampiyonunu yenerek büyük ün yapar.

Ahmet Esad tutuklu İttihatçıları kurtarmak için çabalamış, ancak bu yüzden İngiliz istihbaratı tarafından tutuklanarak Beyoğlu’ndaki İngiliz birliğinde tutuklanır. Esad Bey; bir ara firar teşebbüsünde bulunmuş; yabancı bir gemiyle yurtdışına kaçarken Çanakkale Boğazı’nda yakalanmış ve tekrar İstanbul’da hapse atılmıştı Hapishanede Koçaki adlı yankesici Rum ile tanışır, yankesicilik sanatını öğrenir. Bu sanat casusluk yaşamında hayatını bile kurtarır. Bir süre sonra Çanakkale’deki sahra hapishanesine gönderilmişti. Orada Hintli Müslüman askerlerle yakın ilişkiye girmiş; onların sempatisini kazanmış; bir müddet sonra da buradan kaçmayı başarmıştı.

Daha sonra Anadolu’ya kaçıp Kuvay-i Milliye emrinde, düşman arasında faaliyet gösterir. “İngiliz Kemal” kod adının, Balıkesir Reddi İlhak ve Kuvay-i Milliye Cemiyeti İdare Heyeti tarafından verildiği söylenir. Büyük Meclis açılınca, Ankara’ya gider. Mustafa Kemal ATATÜRK, Fevzi ve İsmet Paşalarla görüşür.

Kuran, bayrak ve tabancaya el basarak sadakat yemini eder.

Gazi Paşa’nın emri ile Genelkurmaya bağlı olarak İstihbarat Şubesinde çalışmaya başlar. Görevli olarak İzmir’e gönderilir, Yunan ordusu karargahına girip gerekli bilgileri toplama vazifesini alır.

Antalya’dan Rodos’a geçip kendini Amerikalı gazeteci olarak tanıtır. Kumardan hileyle kazandığı 45 bin frank ile İzmir’deki vatan görevine başlar.

Esad Bey’in İzmir’deki hayatı bonkör bir Amerikalı gibi geçmiş; kısa sürede gece hayatının aranan siması olan Esad Bey, üst düzey Yunan subaylarıyla da samimiyetini arttırmış; hatta onların en gizli toplantılarına dahi katılma şansı bulmuştu. Aldığı bilgileri İzmir’deki diğer istihbaratçı olan Uşaklı Alaattin Tiritoğlu vasıtasıyla Antalya mutasarrıfı Aşir Bey’e aktarıyordu.

İngiliz Kemal, Kurmay Başkanı Sarıyani’nin akrabası zengin Yunan kızı Angelika’ya ilanı aşk ederek, gönlünü kazanır. Yunan subaylarının kulübü gibi olan Angelika’nın evinde çok önemli bilgileri rahatça elde eder.

Yunan Kralı Konstantin’in İzmir’e geleceği, Yunan cephelerini gezeceği haberi üzerine harekete geçen İngiliz Kemal, başkomutan sıfatıyla İzmir’e yeni gelen Papulas’ın ikametgahına gider, kendisini ABD sinema kumpanyası ajanı ve Chicago Tribun gazetesi muhabiri Herri Villiy olarak tanıtır. Amerikan kamuoyunun, gazetesine verdiği önemi anlatır, yazacağı haberlerle Yunanlılara hizmet yapacağını söyler ve Yunan ordusunun muhterem bir konuğu sıfatıyla cepheleri dolaşır, topladığı bilgileri İsmet Paşa’nın karargâhına aktarır.

Beş ay düşman içinde görev yapan, Yunanlılar arasında kuvvetli bir istihbarat şebekesi kuran İngiliz Kemal, Kordon’da yemek yerken Çerkez Ethem, Manyaslı Şevket, fotoğrafçı Necati’yle karşılaşınca yakayı ele verir.

Beş yıl hapis cezasına çarptırılır. İzmir, Atina ve Paleovastratos hapishanelerinde uzun bir mahpus hayatı sonrası büyük zorluklarla Türkiye’ye dönmeyi başarır. Fakat o bu tutukluluk dönemi sırasında hiçbir şekilde Türkçe konuşmayarak kimliğinin meçhul kalmasını sağlar. Hatta Yunanlı hâkimler bile onun Amerikalı olduğuna kanaat getirmişlerdir.

Atina’daki hapishaneden de kaçmayı başarmış ve el becerileri konusunda mahir biri olduğundan caddede avare avare dolaşan birisinden çarptığı parayla bir Fransız şilebine kaçak olarak binip İzmir’e dönmeyi başarır.

Ankara, onu bu kez de Batı Trakya’ya yollar. O sırada Yunan ordusunun emrinde olan Ermeni General Antranik’in karargâhına girer. Çok değerli bilgileri Ankara’ya ulaştırır. Ulusal Kurtuluş Savaşındaki istihbarat görevleri sırasında, İtalyan vatandaşı Celep, Trablusgarplı Abdullah Paşazade Mahmut Sait ve Amerikalı yazar Harry Willy kimliklerini kullandığı rivayet edilir.

Bu büyük dava adamı hayatının son yıllarını yalnızlık içinde geçirir, büyük maddi sıkıntılar içerisinde yaşar, yıllar sonra, 26 Haziran 1964’te, 487 sayılı kanunla TBMM tarafından vatani hizmet tertibinden 500 Lira aylık bağlanır.

Milli Mücadele kahramanlarından, “İngiliz Kemal” adıyla tanınan bin bir surat Ahmet Esat Tomruk hayatının son yıllarını Beyoğlu’nda bir dairede geçirir. 1964 yılında kısmî felç geçirmiştir. Bol maceralı bir hayat süren Ahmet Esat Tomruk 9 Şubat 1966 tarihinde beyin kanaması geçirmiş ve Fransız Pastör Hastanesine kaldırılmıştır. 14 Şubat 1966 tarihinde 74 yaşında vefat edince Emirgan’daki aile mezarlığına defnedilmiştir.

Çile ve zorluklar içerisinde okurken bile ruhları titreten bir hayatın her dönemini büyük bir haz alarak yaşamak ona nasip olmuştur. Bugünlerde o işkal yıllarının yüklerini boynundan atmak için yeniden doğuşa yürüyen Türkiye Cumhuriyetinin yine İngiliz Kemal’lere ihtiyacı var.

Ve Anadolu’nun toprakları hala İngiliz Kemal’ler yetiştirmeye muktedirdir. Yeter ki özünü ve geçmişini doğru okumuş nesiller yetiştirebilelim.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Volkan Demirtas 2017-04-18 20:35:49

Ülkemizde oynanan dış güçlerin oyunları sürmektedir.Turkiye Cumhuriyeti'nin isimsiz vatansevelere ve İngiliz Kemal lere ihtiyacı var.