Değerli okurlarım, Norveç’te NATO tatbikatında her zaman olduğu gibi yineTürk düşmanlığı devam etmektedir. Ulusal önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’e ve son Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’a yönelik yapmış oldukları skandal hareketler yenilir yutulur değil. Bu çirkin davranışlar karşısında CHP’nin ve MHP’nin sergilemiş oldukları tepkiler takdire şayandır. “Kol kırılır yen içinde kalır” misali iç politikada küskünlük veya anlaşmazlık yaşansa da dış mihraklara karşı vakur durum sergilemek bir ve beraberliğimizin en büyük göstergesidir.


Nato hakkında kısa bilgi vermekte yarar görüyorum.Zira geçmişi bilmeden gelecek için yorum yapmak bizleri yanıltır. Malum 1945 yılında 2. Dünya harbi rüzgarları eserken, Almanya da Hitlerin bitmez tükenmez ihtirasları ve SSCB birliğinin yayılmacı politikası nedeniyle Türkiye’nin O zaman İsmet İNÖNÜ’nün askeri dehası sayesinde 2.Dünya savaşına katılmamızı önlemiştir.Zaten girecek ne maddi,nede de manevi gücümüz vardı. Osmanlı’nın bize mirası olarak bıraktığı kapitülasyonlar İstanbul hükümetine ceberut sömürgeci devletlerce 10 Ağustos 1920 de ki, Sevr antlaşması dayatması zaten sonumuzu getiren asla kabul edilmesi mümkün olmayan bir antlaşmadır. İkinci Dünya savaşından sonra dünya iki kutuba ayrılmış. Birincisi ABD ikincisi şuan ki,RUSYA olan SSCB  Amerika demokrasi ve özgürlüklerin olduğu SSCB ise her şeyin halkın olduğu paylaşımcı komünist İdeolojisini savunmaktaydı.


Batı Avrupa ülkeleri Amerika çatısı altında toplandılar bunlar sırasıyla;(HOLLANDA,DANİMARKA,FRANSA,İNGİLTERE,NORVEÇ,PORTEKİZ,BELÇİKA, KANADA,İZLANDA )gibi ülkeler 4 Nisan 1949 yılında Washington antlaşması ile soğuk savaşın örgütlü askeri savunma taraftarı olarak “KUZEY ATLANTİK ANTLAŞMASI ÖRGÜTÜ” yani ”NATO” yu kurdular. Bu ülkelerin amaçları doğu bloğu olan SSCB’nin yani RUSYA’nın yayılmacı politikasının önünü kesmek ve güçlenmesini istememek üzere batı ittifakı olarak harekata geçmişlerdir. Zaten Rusların amacı bildiğimiz gibi sıcak deniz olan AKDENİZ’e geçme politikası günümüzde dahi esrarını korumaktadır.


Türkiye neden Nato’ya girdi? Nato’ ya müracaatımızı 1950 yılında   Nato  üyeleri  Rusya ‘yı kızdırırız tepkisiyle üyeliğe kabul etmemişler. Bu tarihlerde Demokrat Partinin KORE savaşına  asker  göndermesi Nato üyeleriyle olan yakınlığımızı artırmış. Zira üyeliğe girmemizin bir diyeti olarak kabul edersek yanlış politika olarak addediyorum 700 üzerinde Askerimiz şehit olmuş. 2 bin’in üzerinde yaralımız buna kez bir o kadarda kayıplarımız meydana gelmiştir. Nihayetinde 1951 yılında Yunanistan ile birlikte bizi üyeliğe kabul etmişler. Bu işin tarihçesi bugüne kadar Nato dediğimiz ülkeler ülkemizin her defasında altını oymakta,oymaya da devam etmekteler. Bugün ki, PKK/PYD,DEAŞ ve FETÖ  terör örgütlerini yetiştiren, silahlandıran ve bizim üzerimize saldırtan bu Nato ülkesinin bize hiçbir zaman faydası değil hep zararı olmuştur.

Dost gibi görünüp hasmane tavırlar sergileyen bu güruhların bugün bizden özür dilemesi samimi değil. Olması da mümkün değildir. Bu şer güçleri FETÖ denen iblisin hamiliğini yapmaktalar. Sayın C.Başkanın Amerika gezisi sırasında aynı gazetede Washington post gazetesinde Terörist başı Fettullah’ın makalesinin yer almasının aklımızla dalga geçtiklerinin nişanesidir. Bu bağlamda müptezel NATO üyeleri ve o’nların yandaşları Türk millet’inden gereken silleyi yemişlerdir. Yemeye de devam edecekler….Sevgilerimle
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner280