Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yatırım ve üretim çağrısı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, herkesin elindeki parayı piyasaya sürmesi durumunda ekonomide yaşanan sorunun ortadan kalkacağını belirterek, yatırım ve üretim olması için finans sektöründen faizlerin düşürülmesini istedi.

banner279
04 Ocak 2017 Çarşamba 15:35
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yatırım ve üretim çağrısı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, herkesin elindeki parayı piyasaya sürmesi durumunda ekonomide yaşanan sorunun ortadan kalkacağını belirterek, yatırım ve üretim olması için finans sektöründen faizlerin düşürülmesini istedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 33’ncü, 2017 yılının ilk Muhtarlar Buluşması’na Adıyaman, Balıkesir, Bolu, Çankırı, Çorum, Düzce, Elazığ, Hatay, Isparta, Kayseri, Kırklareli, Ordu, Osmaniye, Samsun ve Şanlıurfa’dan gelen muhtarlar katıldı. Muhtarlara hitaben yaptığı konuşmada iş adamlarını, yatırımcıları ve vatandaşları üretim ve yatırım yapmaya çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin terör nedeni ile yaşadığı sorunları bu yolla daha rahat aşacağını söyledi. Finans sektöründen faiz oranlarını düşürmelerini isteyen Erdoğan, yatırım ve üretim olması durumunda sıkıntılı sürecin başarı ile atlatılacağına dikkat çekti.

4,5 yıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, 11 yılı aşkın Başbakanlığı ve 2,5 yıldır süren Cumhurbaşkanlığı görevleri süresince kimseye hayat tarzı baskısında bulunmadığının altını çizen Erdoğan, “Görev verdiniz, bende görevimin gereğini yerine getiriyorum. Buradan milletime soruyorum, yaptığım her işin, attığım her adımın, ağzımdan çıkan her sözün kamuoyunun gözü önünde cereyan ettiği bu uzun sorumluluk döneminde hayat tarzı baskısı altında kalan acaba tek bir kişi var mıdır? Kim acaba bu ülkede ‘ben şu şekilde yaşamak istiyordum da yaşayamadım, şöyle giyinmek istiyordum da giyinemedim’ diyen var mı? Bütün bunlar ortadayken birileri sosyal medyayı kullanıyor, birileri gazetelerinde hala utanmadan, sıkılmadan bunları yazabiliyorlar. Bu yalanı, bu iftirayı, bu istismarı yapanların kendileri en başta olmak üzere kemin yediğine, içtiğine, giydiğine, gezdiğine, aldığına, sattığına karışılmıştır, soruyorum. Herkes gibi bende tasvip etmediğim görüntüleri, ifadeleri eleştirmişimdir. Bunları da bireysel ifade özgürlüğümün sınırları dahilinde söylemişimdir. Ama asla temsil ettiğim kamu gücünü kullanarak kimsenin hayat tarzına müdahale sayılabilecek bir yola başvurmadım. Bu yönde bir uygulamaya asla tevessül etmedim. Kurucusu olduğum siyasi partinin de bu yönde bir girişimi, adımı hiçbir zaman bu noktada olmamıştır. Zira 14 yıl önce bu yola bu kararlılıkla çıktık, bu anlayışla çıktık ve bu anlayışla bu süreç devam ediyor. Bugün de Cumhurbaşkanı olarak böyle bir yola başvurduğuma dair en küçük bir örnek gösterilemez. Hayatı Türkiye’yi bir kesimin diğerleri üzerinde tahakküm kurduğu ülke haline getirmek isteyenlere karşı mücadele ile geçmiş şahsımdan başka farklı bir davranış bekleyenler daha çok beklerler” dedi.

Dünyada ve Türkiye’de herkesin aynı hayat biçimine sahip olma mecburiyeti olmadığını kaydeden Erdoğan, “Hayat biçimlerine saygı anlayışı tek yönlü değildir, karşılıklıdır. Ezan okunmasına tahammül edemeyenlerin müezzinin üzerine yürümesi ne kadar yanlışsa, namaz kılmayana karşı zor kullanılması aynı derecede yanlıştır. Geçmişte örtülü olduğu için okullara alınmayan kız çocuklarımıza yapılanlara nasıl rıza göstermemişsek, bugün aksi yönde bir davranış sergilenmesi halinde aynı tavrı ortaya koyarız. Çoğunluğun azınlığa tahakkümüne karşı olduğumuz gibi azınlığın çoğunluğa tahakküm etmesine karşıyız. Bu hassasiyetleri hep birlikte ve herkes için göstermeliyiz. Her birimiz kendi mahallemizi savunurken, diğer tarafta olanlara ‘oh olsun’ mantığı ile yaklaşırsak arzu ettiğimiz toplumsal huzur ve barışı tesis edemeyiz. Bu toprakların ve üzerinde yaşayanların yıllardır ayakta kalabilmesinin sırrı tüm farklılıklarının üzerinde ortak bir vatan ve millet bilinci inşa edebilmesi, müşterek bir gelecek tasavvuru oluşturulabilmesidir. Bu birikime saldıran herkes milletimizden hak ettiği dersi almıştır. Milletimizin varlığına ve birliğine yönelik saldırıların hesabını sormak ta bizim en başta gelen görevimizdir. Hiçbir sıfat, konum bu hesabın sorulmasına mani değildir. Daha da ötesi bu ülke ve bu devlet hep ekmeğini yiyip hem de kendisine ihanet edenleri sırtında taşımak mecburiyetinde bırakılamaz. Biz milletimizle birlikte yürüttüğümüz istiklal ve istikbal mücadelemizi bu tescilli Ali Kemallere rağmen zafere ulaştıracağız” diye konuştu.

“Türkiye bir hukuk devletidir, ülkemizde hesap sormayı yaptırıma dönüştürebilecek tek merci hukuktur, devletin ilgili kurumlarıdır” diyen Erdoğan, kimsenin sokağa çıkıp kendi başına hesap sorma hakkı ve salahiyeti olmadığını belirtti. Erdoğan, “Tüm kesimleri hukuka riayet etmeye davet ediyorum. Türkiye’nin hayat biçimi yüzünden en çok saldırıya maruz kalmış siyasetçisi herhalde bu kardeşinizdir. Hakkımda demediklerini bırakmadılar, yetinmediler, eşime, çocuklarıma saldırdılar. Benim gibi Karadeniz kökenli, Kasımpaşa’da yetişme, her türlü mücadelede aktif rol almış birisi bile bu durum karşısında yasal haklarımı kullanmanın dışında bir yola başvurmadım. Bazı şeyleri elle düzeltmek mümkün değilse dilimizle, eğer bu da mümkün değilse kalbimizle buğz ederek mücadelemizi yürüteceğiz. Dikkat ederseniz burada meşru olmayan yöntemleri kullanmak, hele hele şiddete başvurmak kesinlikle yoktur. Ülkemizde kimlerin şiddete başvurduğunu görüyoruz. Bölücü terör örgütü PKK, FETÖ, DHKP-C, bunların neler yaptığını görüyoruz ve bunların siyasi uzantıları şiddetle belli bir yere gelebildiler. Eğer bu şiddet olmamış olsaydı belki de oralara bunlar gelemeyecekti” şeklinde konuştu.

“IRAK’TA MEZHEP ÇATIŞMASI ÇIKARTMAYA YÖNELİK HER ADIMI YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ"

2017 yılı ile ilgili ümitleri güçlü bir şekilde muhafaza ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar ilk saatlerine üzüntülü başlamış olsak da 2017 yılı ile ilgili ümitlerimizi, beklentilerimizi güçlü bir şekilde muhafaza ediyoruz. Terörle mücadelede tarihimizin en büyük başarılarını elde ettik, ediyoruz. Bölücü terör örgütünden DEAŞ’a, FETÖ’den diğerlerine kadar tüm terör örgütleri bir yandan devletimizin, diğer yandan milletimizin kuşatması altındadır. Suriye’de El Bab operasyonunu inşallah kısa sürede bitirecek şekilde yeni bir tertiplenmeye gidildi. İnşallah çok yakın bir zamanda hallolacak. Ardından Mümbiç başta olmak üzere terör örgütlerinin yuvalandığı diğer bölgeleri de temizlemekte kararlıyız. Rusya ile birlikte yürüttüğümüz Suriye’de kalıcı bir ateşkesin sağlanması ve ardından anlaşmazlıklara görüşmeler yoluyla siyasi çözüm aranması çalışmalarında umut verici gelişmeler var. Bu sürecin başarı ile neticelenip Suriyeli kardeşlerimizin yaşadıkları acıların ve uğradıkları mağduriyetlerin bir an önce sona ermesi en büyük temennimizdir. Irak’ta mezhep çatışması çıkartmaya yönelik her adımı yakından takip ediyoruz. Cuma günü Başbakanımızın bakanlarımızla bir Irak seyahati olacak ve Irak ile uzun zamandır kesintiye uğramış olan diplomatik ilişkilerimizi iyi noktaya yeniden taşıyacağız. Gerekirse bölgedeki gücümüzü daha da artırarak bu tür felaketlerin ortaya çıkmasını önleyecek her türlü adımı atacağız. 2017 yılında tüm bu meselelerin önemli ölçüde çözüm yoluna gireceğini düşünüyoruz. Bölge halkının özellikle son gelişmeler ışığında oynanan oyunu gördüğüne inanıyorum” açıklamasında bulundu.

“İÇİNDEN GEÇTİĞİMİZ GÜNLER DÖVİZ ALACAK DEĞİL, DÖVİZ SATILACAK GÜNLERDİR"

Türkiye’nin en az terör meselesi kadar önemli bir diğer önceliğinin ise ekonomi olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “2013 yılından beri arka arkaya yaşadığımız hadiseler, olaylar, saldırılar sebebiyle ekonomimizin dinamiklerinde bir yorgunluk ortaya çıktığı görülüyor” ifadelerini kullanarak, ekonominin can damarının istikrar ve güven ortamı olduğunu söyledi. “Türkiye’nin istikrarına ve güvenliğine yönelik saldırıların öncelikli hedeflerinden birisi de ekonomimizin o düzgün giden ritmini bozmak, çarkları durdurmak ve hatta kırmaktır” diyen Erdoğan, şuana kadar genel bir durgunluğun ve yorgunluğun ötesinde kalıcı hasar olmadığına vurgu yaptı. Erdoğan, “İhracatımız bu yıl itibariyle yeniden toparlanmaya başladı, dış ticaret açığımız giderek kapanıyor. Gerilemenin durduğu göstergelerdeki okların yeniden yükselişi işaret ettiği döneme girdik. Turizm yaşanan olaylardan en çok etkileyen başka bir alan. Sektörde önce Rusya, sonra terör olayları ile Avrupa tarafından ortaya çıkan kayıpların yakında sona ereceğini, bu sezondan itibaren yeniden yükselişin başlayacağını düşünüyorum. Döviz kurundaki artışın ithal hammaddeye dayalı üretim yapan iş yerlerimizi sıkıntıyı soktuğu bir gerçektir. Bu sıkıntı zincirleme oyarak tüm piyasayı etkiliyor. Döviz kuru üzerindeki spekülasyonların amacı da zaten bu. Kur seviyesinin geldiği yer ekonominin gerçeklerine uygun değildir. Bu tabi olmayan yüksek kur birilerine kazandırırken birilerine de kaybettiriyor. Vatandaşlarımdan ricam, daha önce bazı ricalarım oldu ve vatandaşlarım bu işi sahiplendiler. Yastıklarının altında varsa dövizler bunu Türk lirasına çevirin dedik, sağolsun yüklendiler, Türk lirasına çevirdiler. Kaybedenler tarafında benim vatandaşım yer almamalıdır diyorum. İçinden geçtiğimiz günler döviz alınacak değil, döviz satılacak günlerdir. Kardeşlerim, hiçbir kriz sürdürülebilir değildir. Ülkemize yönelik saldırılar da aynı şekilde ilanihaye devam edecek değildir. Bunu bize olduğu kadar bu saldırıları yönlendirenlere de giderek artan bir maliyeti vardır. Hem terörün yayılma eylemi hem de ekonomik yönüyle ortaya çıkan bu maliyeti hiçbir gücün uzun süre göze alamayacağına inanıyorum. Bizim dayanma gücümüzü bir süredir sınadılar, mücadele gücümüzün ve inancımızın çok yüksek olduğunu, birlik ve beraberliğimizin bozulamayacağını gördüler. Ben milletimle iftihar ediyorum. Çünkü bu birlik, beraberlik onların bütün hesaplarını bozdu. Ben onlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Onlarda bu tür birlik ve beraberlik söz konusu değil. Özellikle batı ülkelerinin en küçük bir terör eylemi veya ekonomik kriz karşısında nasıl büyük panik yaşadıklarının farkındayız” dedi.

“BAŞTA KAMU BANKALARI OLMAK ÜZERE LÜTFEN FAİZ ORANLARINI DÜŞÜRÜN"

“Tüm yatırımcılarımızdan, iş adamlarımızdan, esnaflarımızdan, sanatkarlarımızdan, vatandaşlarımızdan şunu rica ediyorum, lütfen elinizdeki tüm imkanları harekete geçirin, üretin, alın, satın, istihdam edin, yatırım yapın, piyasayı hareketlendirin” diyen Erdoğan, finans sektörüne de seslendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başta kamu bankaları olmak üzere lütfen faiz oranlarını düşürün. Faizi oranlarını düşürün ki yatırımcı, girişimci çok rahat bir şekilde yatırımını yapabilsin. Çünkü yatırım olursa üretim olacak, üretim olursa bu sakıntılı süreç başarı ile atlatılacaktır. Çok kazanacaktın biraz az kazan. Zaten kendi paranla kazanmıyorsun ki. Bütün vatandaşın sana gelip yatırdığı para ile kazanıyorsun. 10 kazanma, 5 kazan. Yatırımcı da bu şekilde yatırımlarına devam etsin, genişlesin ve istihdam sağlasın. Ekonomideki dar boğazın içinde en önemli sıkıntılardan birisi de Allah göstermesin istihdamdaki, işsizlikteki sıkıntı olacaktır. Biz işsizliğe fırsat vermemeliyiz. Bu oranın tek haneli rakama düşmesi lazım. Bunu başarmamız gerekiyor. Bu aralar yine başta kamu bankalarımız olmak üzere, tabi bir numara Merkez Bankası olmak üzere bu çalışmayı yaparak bunu aşağı çekmemiz gerekiyor. Türkiye’nin şuandaki sorunu paranın yokluğu değildir, paranın stabil hale geçmiş olmasıdır. Herkes birden alacağını tahsil etme, borcunu öteleme gayretine girdiğinde işin içinden hiç kimse çıkamaz. Herkes elindeki parayı piyasaya sürdüğü zaman bu sorun kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Hiç kimse ‘önümü göremiyorum’ deme lüksüne sahip değildir. Herkes bir arkasındakinin önünü açarak, bu fedakarlığı yaparak, bu riski alarak ilk adımı atmalıdır. Kimse bu ilk adımı atmadığında, herkes yerinde sabit olduğunda şuanda olduğu gibi varlık içinde yokluk çekmeye mahkum oluruz. Gelin ülkemiz, vatanımız, milletimiz için hep birlikte harekete geçelim. İşimize dört elle sarılalım, yapacağımız yatırım varsa hemen ‘Bismillah’ deyip işe koyulalım. Üretimimizi azaltmışsak, stoklarımızı bitirmişsek hemen yarın yeniden makinaları, tezgahları tam kapasite çalıştırmaya başlayalım. İptal ettiğimiz, iade ettiğimiz siparişlerimiz varsa müşterilerimizle temasa geçip talebimizi yenileyelim. İçeride ve dışarıda yeni pazarlar bulmak için hemen çalışmaya başlayalım. Bunları yaptığımızda 2017’nin çok parlak bir yıl haline dönüştüğünü göreceğiz. Buna hepimizin ihtiyacı var. Devlet olarak iş dünyamızın finanstan vergiye, istihdamdan ihracata kadar her alanda yanındayız. Muhtarlarımız olarak sizlerden bu mesajlarımı milletimize ulaştırmanızı, herkesi bu yönde teşvik etmenizi rica ediyorum” diye konuştu.

Son Güncelleme: 04.01.2017 16:19
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner287