Sesi ve sazı ile babası Muharrem Ertaş'ın yolunu sürdüren Neşat Ertaş, 1938 yılında Kırşehir'in Tırtıllar köyünde dünyaya geldi. Keman ve saz çalmasını öğrendi. Ankarada TRT radyo evine girdi. Güçlü derlemeleri olan ozanın kendisine ait çok sayıda güfte ve besteleri vardır.
Neşet Ertaş babası Muharrem Ertaş ile adeta Anadoludaki en olgun seviyesine erişen bu Türkmen-Abdal müzik birikiminin yeni bir yorumcusudur. Yoğun yöresel özellikleri ve baskın mahallilik unsurları ile donanmış bu müziği yöresinin dışına çıkarmış, ülke genelinde ve hatta yurt dışında bilinmesini ve tanınmasını sağlamıştır.
25 Eylül 2012 tarihinde İzmir'de tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmiştir.
lbümleri
1988 - Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde
1988 - Kendim Ettim Kendim Buldum
1988 - Kibar Kız
1989 - Hapishanelere Güneş Doğmuyor
1989 - Sazlı Sözlü Oyun Havaları
1990 - Gel Gayri Gel
1992 - Türküler Yolcu
1992 - Gitme Leylam
1993 - Kova Kova İndirdiler Yazıya
1995 - Seçmeler 2
1995 - Seçmeler 3
1995 - Seher Vakti
1995 - Altın Ezgiler 3
1996 - Polis Lojmanları
1997 - Benim Yurdum
1998 - Gönül Yarası
1999 - Zülüf Dökülmüş Yüze
1999 - Gönül Dağı
1999 - Muhur Gözlüm
1999 - Zahidem
1999 - Neredesin Sen
1999 - Gönül Dağı
KENDİ AĞZINDAN HAYAT HİKAYESİ
bin dokuz yüz otuz sekiz cihana
kırtıllar köyünde geldin dediler
babama muharrem, anama döne
dediysen atayı bildin dediler
dizinde sızıydı anamın derdi
tokacı saz yaptı elime verdi
yeni bitirmiştim üç ile dördü
baban gibi sazcı oldun dediler
o zaman babamdan öğrendim sazı
engin gönül ile hakk'a niyazı
o yaşımda yaktı bir ahu gözü
mecnun gibi çölde kaldın dediler
zalım kader devranını dönderdi
tuttu bizi ibikli'ye gönderdi
babam saz çalarken bana zil verdi
oynadım meydanda köçek dediler
anam döne ibikli'de ölünce
tam beş tane öksüz yetim kalınca
beşimiz de perişan olunca
babamgile burdan göçek dediler
yürüdü göçümüz tefleğe doğru
bu hali görenin yanıyor bağrı
üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı
bunlara bir ana bulun dediler
yozgat'ın kırıksoku köyü'ne vardık
bize ana yok mu diyerek sorduk
adı arzu dediler bir ana bulduk
işte bu anadır buldun dediler
en küçük kardaşı kayıp eyledik
onun için gizli gizli ağladık
üstelik babamı asker eyledik
yine öksüz yetim kaldın dediler
zalım kader tebdilimi şaşırttı
heybe verdi dalımıza devşirtti
yardım etti yerköy'üne göçürttü
biraz da burada kalın dediler
yerköy'den kırıkkale'ye geldik
babam saz çalarken biz çümbüş aldık
kırşehir'e varınca kemanı çaldık
aferin arkadaş çaldın dediler
yarin aşkı ile arttı hep derdim
babamı bir yere dünür gönderdim
başlık çok istemişler haberin aldım
istemiyor yarin seni dediler
kırşehir'de yedi sene kalınca
düğün düzgün hepsi bize gelince
burada herkese yer daralınca
ankara'ya gider yolun dediler
ankara'da (sünnetçi) veysel usta'yı buldum
epeyce eğleştim, evinde kaldım
yüz lirayı verip bir yatak aldım
etti isen böyle buldun dediler
bir ev kiraladım münasip yerde
kaldı kavim kardaş hep kırşehir'de
bu aşk hançerini vurdu derinde
çaresini bulmazsan öldün dediler
yarin aşkı ile döndüm şaşkına
arada içerdim yarin aşkına
canan acımaz mı garip dostuna
bunu da içeriye alın dediler
İKİ BÜYÜK NİMETİM VAR İki büyük nimetim var Ana deyip de geçilmez Birisi var etti beni AYVA TURUNÇ NARIM VAR Ayva turunç narım var Al almayı ver narı Ayva turunç nar bende Ayva turunç neyleyim GÖNÜL DAĞI Gönül Dağı yağmur yağmur boran olunca Dost elinden gel olmazsa varılmaz Seher vakti garip garip bülbül öterken YARE GİDEM Yare gidem yare gidem Saçlarını ben öreyim Yar elinde yar elinden DOYULUR MU? Tatlı dile güler yüze Doyulur mu doyulur mu Zülüflerin dökse yüze Hem bahara hemi yaza Garibim geldik gitmeze DELİ BORAN uzak yoldan geldim hasretim için o garip gönüllüm,dertli bakışlım fetholurdu feryadını dinleyen okula gidemedim bu dert benimdi ANAM AĞLAR Anam ağlar başucumda oturur El çek tabip el çek benim yaramdan Anama babama yüzüm kalmadı El çek tabip el çek benim yaramdan EVVELİM SENSİN Cahildim dünyanın rengine kandım Ölürüm sevdiğim zehirim sensin Sözüm yok şu benden kırıldığına Gözyaşım sen oldun kahirim sensin Garibim can yıkıp gönül kırmadım Batınım sen oldun zahirim sensin HAPİSANELERE GÜNEŞ DOĞMUYOR Hapisanelere güneş doğmuyor Birer birer yoklamayı yaparlar Anamdan doğalı garip kalmışım KÜSTÜRDÜM GÖNLÜMÜ Küstürdüm gönlümü güldüremedim Şu fani dünyada murad almadan MÜHÜR GÖZLÜM Mühür gözlüm, seni elden, Yagan kardan, esen yelden Havadaki turnalardan, Besikte yatan kuzudan, Al izzet'i oncalardan, YOLCU Bir anadan dünyaya gelen yolcu İnsan ölür ama uruhu ölmez İnsandan doğanlar insan olurlar Vade tekmil olup ömür dolmadan Garip bülbül gibi feryad ederiz |
AHU GÖZLERİNİ SEVDİĞİM Ahu gözlerini sevdiğim dilber Helal olsun al yanaktan aldığım Al yanaktan aldıracağım azıktır ACEM KIZI Çırpınıp da şan ovaya çıkınca Seni saran oğlan neylesin mal NEREDESİN SEN Şu garip halimden bilen işveli nazlı Ben ağlarsam ağlayıp gülersem gülen Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyo NE GÜZEL YARATMIŞ Ne güzel yaratmış seni yaradan Kipriklerin oktur kaşın yay kimi BİLEMEDİM KIYMETİNİ KADRİNİ bilemedim kıymatını kadrini bir günden bir güne sormadım seni bilirim suçluyum gendi özümde sana karşı benim bir sözüm yoktur NEYLEDİN DÜNYA aydost deyince yeri göğü inleten sazını çalarken kendinden geçen garibim babamdı muharrem usta AŞKIN BENİ DELİ EYLEDİ Aşkın beni deleyledi Mecnunum sahra içinde Aslı'yısan Kerim'i bul ÇİÇEK DAĞI Çiçekdağı derler de, var mı sana zararım Hana vardım han değil Çiçekdağı derler garibin yurdu Nakarat Çiçekdağı derler methini etmek GEL SEVELİM Gel sevelim sevileni seveni Özü gülmeyenin yüzü güler mi Sevgi haktır seven alır bu hakkı Bir zaman aşıkken sen de sevmiştin Aşkın ateşine yandım alıştım Sevenin içinde yanar ışıklar KARANFİL SUYU NEYLER Karanfil suyu neyler (gülüm) Le le le le Leylam yar Karanfil deste gider NİYE ÇATTIN KAŞLARINI Niye çattın kaşlarını Ben yandım aşkın narına Bir garibim düştüm dile YANARIM SENİN AŞKINA Yanarım senin aşkına Mecnun'um bu çöllerde Hasretin dağlar beni ZÜLÜF DÖKÜLMÜŞ YÜZE Zülüf dökülmüş yüze Gün doğdu aştı böyle Bu ellerde gez gayri |
kaynak:turkedebiyatı