banner261

Ruhsuz bir isyan inancı, yürekleri ve şehirleri zehirliyor. Oysa tarihin büyük fetihlerini yapan kuvvet; tankların, topların, helikopterlerin fırlattığı yıkım mermileri değildir. Asıl kudret, Horasan Yolu ahlakıyla yoğrulmuş, irfan ve hikmetle donanmış, adalet ve merhametle bezenmiş Muhammedî imanla dirilmiş ruhların iradesidir.
Bugün bize “geleneğimizden uzaklaştık” diyenlere kulak asmayın. Zira gönülleri imar eden o kadim mücadele ahlakı hâlâ damarlarımızda dolaşmaktadır. Her gün yeni bir Kerbela cenginin kurulduğu yeryüzünde, safımızı Ehl-i Beyt-i Mustafa’nın (sav) yanında, her zamankinden daha kavi bir şekilde muhafaza ediyoruz. Ne geri çekildik, ne yorulduk, ne de kararsızlığa düştük.
Rahmetli Alev Alatlı’nın ifade ettiği gibi bizim mücadelemiz; “BM, NATO ya da IMF’nin izin verdiği ölçülerde” bir var olma savaşı değildir. Bizim davamız, bütün yerküreyi vatan bilen; haklılığı, özgürlüğü ve kadim değerleri evrensel bir medeniyet paradigmasıyla yeniden anlamlandıran bir mücadeledir. Bizim yolumuz, kul hakkını gözeten, merhameti zafiyet değil meziyet bilen bir dünya kurma yoludur.
Bugün insanlık, inançlar, lisanlar, sınırlar, semboller ve ırklar üzerinden çatıştırılıyor. Küresel çeteler, ölümleri ve katliamları meşrulaştırarak hükümranlıklarını sürdürüyor. İnsanlığın bir bölümü ise, Muhammedî şuurdan nasiplenemediği için bu provokasyonlara gönüllüce teşne oluyor. Çatıştıranlar azınlık; örgütlü ve kurnaz. İnsanlık ise imamesi kopmuş bir tesbih gibi dağınık.
Türkiye, bu küresel kumpası bozabilecek yegâne güçtür. Bu sadece bizim iddiamız değil; Güney Amerika’dan Endonezya’ya, Çin’den Avustralya’ya kadar milyonlarca insanın da inancıdır. Türkiye’yi karşısına alan her oluşuma karşı, evrensel ahlak ve insan onurunu savunan entelektüellerin durduğu yer bellidir.
Bugünün en büyük ihtiyacı, çağın sorunlarını sadece şikâyet etmekle kalmayıp çözüm üreten, vakıf kültürünü içselleştiren, “daha iyisini arayan” vakıf adamlarıdır. 21. yüzyılın egemenleri bencil bireyler yetiştirmeyi hedefliyor. Oysa bizim medeniyetimiz, paylaşmayı, kanaati, azmi, muhteviyatı ve birliği esas alıyor.
Hazreti Yesevî’nin yolundan öğreniyoruz: “Servet değil kanaat, yılgınlık değil azim, bilgi değil muhteviyat, bencillik değil paylaşmak, ayrışmak değil bir olmak.” Bu ilkelerle ihya edilecek yeni bir medeniyet hareketinin arifesindeyiz.
Kızılelma ideali, yalnızca tarihî bir sembol değil; bugün de yarın da yolumuzu aydınlatan kutlu bir hedef. Buhara’dan Semerkand’a, İstanbul’dan bütün mazlum coğrafyalara uzanan bir bilinçle, Türkiye merkezli bir medeniyet yürüyüşüne mecburuz.
Bizim görevimiz, Hz. Muhammed Mustafa (sav) merkezli bir medeniyet paradigmasını yeniden inşa etmek, insanlığı ortak bir akıl ve davranış birliğinde buluşturmak olmalıdır. Haddimizi biliyoruz. Ama başkalarının bize had dayatmasına da izin vermeyeceğiz. Çünkü hayal edebildiğimiz her şeyin gerçekte var olduğuna inanıyoruz.
Ve unutma sevgili okur: Yaradan’a giden yolda nefes almıyorsan, yaşamıyorsun.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.