Türkiye’nin elektrik kurulu gücündeki parabolik artış devam ediyor. Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarında artan yatırımlar Türkiye’nin kurulu gücünde tarihi seviye ulaştırdı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının yayınladığı rapora göre Türkiye Temmuz ayı itibariyle 120.163 megavat elektrik kurulu gücü ile yeni bir rekora ulaştı.
Türkiye’nin benimsediği milli enerji politikası ile daha çok yerli, daha çok yenilenebilir enerjiye yönelerek enerji kaynak çeşitliğini öncelikli enerji diplomasisi hedefi yapmıştır. Enerji arz güvenliğinin temeli enerjide dışa bağımlılığı azaltmaktır. İşte dışa bağımlılığın azaltılmasında en önemli sürdürülebilir enerji politikası olan yenilenebilir kurulu güç kapasitesin arttırılmasına öncülük veren bakanlığın son raporuna göre toplam kurulu gücün yüzde 61,1’lik kısmı yenilenebilir kaynaklardan oluşuyor. Hidroelektrik, güneş, rüzgâr, biokütle ve jeotermal kaynak gücümüz kontrollü bir şekilde artıyor.
Peki, bu durumun avantajı nedir? Öncelikle kurulu elektrik gücümüzde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artması fosil kaynakları azaltmak anlamına geliyor. Bir domino etkisi gibi enerjide dışa bağımlılığın azaltılması, enerji ithalatı için verilen milyar dolarların heba edilmemesi, enerji arz güvenliğinin sağlanması, enerjide sürdürülebilir finans güvenliğinin sağlanması ve en önemlisi karbon emisyonlarının azaltılarak daha yaşanılabilir bir dünyanın yeniden imarı demek. İşte Türkiye’nin milli enerji hedefi yenilenebilir kurulu gücü toplam gücün içinde güçlü bir noktaya getirmektir.
Evet, 120 bin MW elektrik kurulu gücü aşan Türkiye’nin önünde artık yeni bir fraksiyon var. Enerjide tam bağımsızlık ve sürdürülebilir kalkınmanın yolu kaynak çeşitliliği ve yenilenebilir enerjiden geçiyor. Elektriğimizin yüzde 61.1’lik kısmı yenilenebilir kaynaklardan oluşuyor ama yetmez yüzde 38,1’lik fosil kaynaklara daha baskın olması lazım. İşte o zaman enerjide tam bağımsızlığa ulaşırız.