Haftaya 10 Kasım törenleri, sonrası oluşan provokasyon ve tartışmalar ile başlayacağımızı düşünürken, Azerbaycan dönüşü düşen Askeri kargo uçağımızda şehit verdiğimiz 20 Askerimizin haberi ile sarsılarak başladık. Yazıya başlarken, kaza da şehit olan tüm Askerlerimize Allah’tan rahmet, ülkemize başsağlığı dilerim.
1 Hafta boyunca ülke de gündem o kadar çeşitli ilerliyor ki, bazen hangi konuda yazı yazacağımıza karar vermekte zorlanıyoruz.
Bildiğiniz üzere aylardır soruşturması süren, ha çıktı ha çıkacak denilen İBB. Soruşturmasına ait iddianame yayınladı, Doğal olarak ta, Ülke gündeminin epey bir kısmını İddianame tartışmaları kaplamış durumda, önümüzde ki haftalar hatta aylarda da bir hayli gündemi meşgul edecek gibi duruyor.
Beklendiği üzere İddianame yayınlanır yayınlanmaz ilk dakikadan itibaren, Muhalif yazar çizer, troll, gazeteci kim varsa İddianameyi sulandırmak üzere kurulmuş saat gibi aynı anda harekete geçerek İddianamenin içi boş demeye başladı.
3900 Sayfalık iddianameyi bırakın okumayı kapağını bile açmadan, tek elden çıkmış cümle ve metinle ile koro halinde aynı şeyleri söylemeye başladılar.
İnsan tabii ki merak ediyor ve şu soruyu soruyor; Hukukçuların günlerce ve haftalarca okuyup yorum yapabileceği 3900 sayfalık bir iddianame hakkında nasıl aynı gün hatta 1-2 saat içinde hüküm verip dosya bomboş diyebiliyorsunuz?
Dosya hakkında gelecekte yapacakları yorumları, savunmaları da inandırıcılığını kaybettirdiler.
Birde utanmadan, Dosya’yı yapay zekaya tarattırıp, dosya içinde kaç kez ‘’duydum, galiba, olabilir’’ gibi kelimeleri taratıp, bu kelimeler ile dosyanın boş olduğunu falan kitlelerini inandırmaya çalıştılar, Kaldı ki, aynı yapay zekaya’, ‘’aldım, verdim, gördüm’’ gibi kelimeleri de taratsalar biraz samimi olduklarını düşünebilirdik, Hoş kitleleri zaten duymak istediği şeyler bunlar olduğu için bu tarz bir savunma karşılık bulabiliyor.
Oysa, içi boş dedikleri iddianamede ki 140’tan fazla ayrı suç için, şöyle koro halinde sulandırmak yerine savunma yapsalar 2 günde tüm dosyayı çürütüp çöpe atarladır, hani içi boş ya, onun için kolaydır diyorum!
Peki Ülke böyle kısır ve kuru bir gündem de boğulurken, birileri bu gündeme hapsolup hizmet’ten ve icraattan geri duruyormu?
Tabii ki durmuyor, Haftanın kuşkusuz en göz alıcı işlerinden birisi, milyonlarca kişiyi heyecanladıran ve ilgilendiren 500 bin sosyal konut projesi ve deprem bölgesinde binlerce ailenin daha evlerinin anahtarlarını alma heyecanıydı,
Devletimiz, Çevre ve Şehircilik bakanlığı, TOKİ, ve Emlak konut gayreti ve başarıları ile sadece Türkiye’nin batısında ya da belli bir bölgesinde değil, Deprem bölgesinde de adeta destan yazıyor.

Türkiye’nin konut hamlesi hız kesmeden devam ediyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), bir yandan “500 Bin Sosyal Konut Projesi” ile dar gelirli vatandaşların ev sahibi olma hayalini gerçeğe dönüştürürken, diğer yandan 6 Şubat 2023 depremlerinin yaralarını sarmak için gece gündüz demeden çalışıyor. Bu hafta, deprem bölgesinde yapımı tamamlanan 350 bininci kalıcı konutun anahtar teslim töreni gerçekleştirildi; aynı günlerde ise 500 bin sosyal konut projesine başvuru furyası e-Devlet’i kilitledi.500 Bin Sosyal Konut: “İlk Evim” Rüyası Genişliyor
Projenin 5 günlük başvuru sayısı 3 milyon kişiyi buldu.
Proje, 81 ilde 500 bin konut, 1 milyon altyapılı arsa ve 50 bin iş yeri hedefiyle 2022’de start aldı. Bu hafta açıklanan yeni etaplarla birlikte başvuru şartları netleşti:
- 18-30 yaş arası gençlere %20 kontenjan,
- Emeklilere %20,
- Şehit yakınları ve gazilere %5,
- Engelli vatandaşlara %5 öncelik sağlanıyor.
BAŞKA BİR DESTAN DA DEPREM BÖLGESİNDE YAZILIYOR.
Hatay’dan Kahramanmaraş’a, Adıyaman’dan Malatya’ya… Depremden en çok etkilenen 11 ilde, 350 bininci kalıcı konut bu hafta hak sahiplerine teslim edildi. Toplam hedef: 680 bin konut (319 bini köy evi),
500 bin sosyal konut, gençlerin geleceğe umutla bakmasını; 350 bininci deprem konutu ise acıları yaralara dönüştürmeyi temsil ediyor. TOKİ, aynı anda iki dev projeyi yürüterek “konut seferberliği”ni sürdürüyor. Başvuru maratonu devam ederken, deprem bölgesindeki vinç sesleri umudun ritmini yükseltiyor.
Muhalafet kısır tartışmalar, parti içi kavgalar, yolsuzluk soruşturmaları ile boğulurken, Dünya da eşi benzeri görülmemiş bir konut seferberliği teslim edilen, planlananlar ile devaö ediyor.
Yapılan ve teslim edilen sayıları görünce kimse de 500 bin konutu nasıl yapıp teslim edeceksiniz diye soramıyor, çünkü kurumlarımız defalarca kanıtlamış durumda.
Bize de Devletimizin bu ihtişamı ve gücü ile gurur duymak kalıyor..
Ülkemize güvenin..
Saygılarımla, İyi pazarlar..